Başlıklar
SATILANIN AYIPLI ÇIKMASI HALİNDE ALICININ SAHİP OLDUĞU HAKLAR
Ülkemizde özellikle ticari nitelikteki satışlarda en çok karşılaşılan problemlerden birisi satış sözleşmesine konu mallarda karşılaşılan ayıplardır. Bu konu da en çok karşılaşılan durumlar da araç satışlarında meydana gelmektedir. Örneğin, sıfır veya ikinci el olarak bir otomobil alan bir kişinin aracında kendisine bildirilmeyen bir önemli bir ayıbın ortaya çıkması halinde araç alıcısının mağduriyeti söz konusu olabilmektedir. İşte bu tarz durumlarda çoğu zaman ne şekilde ve nereye başvuru yapılacağı aracı alan kişiler bilmemektedir.
Satış sözleşmelerinde ayıbı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’unu kapsamında hasarın alıcıya geçtiği andan alıcıya bildirilen niteliklerin satılanda bulunmaması, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerinin ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik eksikliklerin bulunması olarak tanımlayabiliriz.
Satış sözleşmelerinde satılanda iki tür ayıptan bahsedilmektedir.
Satılan üzerinde gözle görülür derecede hasarın varlığının gözlenebildiği durumlarda açık ayıbın varlığı, ilk bakışta anlaşılamayan hasarlarda, alıcının dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmesine rağmen daha sonradan ortaya çıkan ayıp ise gizli ayıp olarak değerlendirilmektedir.
Ancak satış sözleşmelerinde ortaya çıkan ayıptan dolayı seçimlik haklara başvurulabilmesi için öncelikle ayıplı satılandan satıcının sorumluluğunun varlığı tartışılmalıdır. Bu konuda 6098 sayılı TBK’nın 221-223 maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Mezkur maddeler kapsamında satıcının ayıba karşı sorumluluğuna başvurulabilmesi için gereken şartlar şu şekilde özetleyebiliriz;
- Yarar ve hasarın alıcıya geçmesi anında satılanda ayıbın var olması gerekir.
- Alıcının satın aldığı mal üzerindeki ayıbı kendinden beklenen gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen bilmiyor olması ve ayıbın önemli olması gerekir.
- Ayıptan doğan sorumluluğun sözleşme ile kaldırılmamış olması gerekmektedir.
- Alıcı, kanunun kendine getirdiği yükümlülükleri (yani ayıbı satıcıya bildirim külfeti, gereken dikkat ve özeni göstermiş olması) yerine getirmiş ve ayıbı kabul etmemiş olmalıdır. Alıcının satıcıya zararlarına karşı başvurabilmesi için ayıp ortaya çıktıktan sonra makul süre içerisinde satıcıya bildirim yapılması gereklidir. Aksi halde alıcı ilgili ayıbı kabul etmiş sayılır.
SATILANIN AYIPLI OLMASI HALİNDE ALICININ HAKLARI NELERDİR?
Satıcını ayıplı mal teslim etmesi halinde 6098 sayılı Kanunun 227’inci maddesine alıcıya birtakım seçimlik haklar tanınmıştır. Satıcının satılanın ayıplı olmasından dolayı sorumluluğunun doğabilmesi için öncelikle ayıp ihbarı gibi tüm şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Alıcı söz konusu seçimlik hakkını kural olarak kendi takdirine göre kullanacak olup, istediği seçimlik haklarından birini seçip kullanabilecektir. Bu seçimlik haklar Kanunda şu şekilde düzenlenmiştir;
- Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.
- Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme.
- Aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme.
- İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme.
Ayrıca TBK 227’nci maddesinde “Alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkı saklıdır.” Şeklinde düzenlemeye yer verilerek alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu ifade edilmiştir.
1-SÖZLEŞMEDEN DÖNME HAKKI
Alıcı teslim almış olduğu malı satıcıya geri vermek şartıyla sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Dolayısıyla ayıp sebebiyle sözleşmeden dönme hakkının kullanılması durumunda taraflar karşılıklı olarak geri verme borcu altındadır; alıcı teslim almış olduğu malı, satıcı da kendisine ödenmiş olan satış bedelini geri vermek zorundadır. Dönme hakkının kullanılma amacı özü itibariyle sözleşmenin kurulmasından önceki durumuna getirmek olduğundan elde edilen semenden ve ödenen bedelin faizinin iadesi ve aynı zamanda alıcının maruz kaldığı zararında satıcı tarafından karşılanması gerekmektedir. Ayıp satılandan kaynaklanan sözleşmeden dönmenin sonuçları 6098 sayılı TBK’ nın “Dönmenin Sonuçları” başlıklı 229’uncu maddesinde; “Satış sözleşmesinden dönen alıcı, satılanı, ondan elde ettiği yararları ile birlikte satıcıya geri vermekle yükümlüdür. Buna karşılık alıcıda, satıcıdan aşağıdaki istemlerde bulunabilir:
1. Ödemiş olduğu satış bedelinin, faiziyle birlikte geri verilmesi.
2. Satılanın tamamen zaptında olduğu gibi, yargılama giderleri ile satılan için yapmış olduğu giderlerin ödenmesi.
3. Ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesi. Satıcı, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür.” Şeklinde düzenlenmiştir.
2-SATIŞ BEDELİNİN İNDİRİLMESİNİ İSTEME HAKKI
Kanun koyucu alıcıya satılanı alıkoyarak ayıp (değer eksikliği karşılığında) oranında satış bedelinde indirim isteme hakkını vermektedir. Bu seçimlik hak dönme hakkından farklı olarak, bu seçimlik hakta bedele ilişkin şartlar haricinde sözleşme varlığını ve geçerliliğini devam etmekle birlikte, karşılıklı alacaklara ilişkin haklar devam etmektedir. Bu hakkın kullanımında alıcının tek taraflı irade beyanı yeterli olmamakta, satıcının da bu bedelde indirimi kabul etmesi elzemdir. Aksi durumda alıcı mahkemeye başvuracaktır. Satış bedelinden yapılacak olan indirimin nasıl hesaplanacağına ilişkin doktrinde ve Yargıtay içtihatlarında farklı görüşler bulunmaktadır.
Diğer yandan alıcı bu hakkını kullandıktan sonra bundan vazgeçerek başka bir seçimlik hakkını kullanamaz. Zira yenilik doğuran bir haktır. Bu hakkın kullanılması ile eski borcun yerine yeni bir borç oluşturulmuş olunmayacağı gibi yeni bir sözleşme de yapılmamaktadır.
3-SATILANIN ÜCRETSİZ ONARILMASINI İSTEME HAKKI
TBK 227’inci maddesine göre; Alıcı aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde ayıplı satılanın ücretsiz olarak onarılmasını isteme hakkını kullanabilecektir. Ancak, Alıcı ayıbın ortaya çıktığı anda derhal satıcıya ayıbı bildirmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, satıcı belirli bir süre için garanti taahhüdü altına girmiş olduğu hallerde, alıcının, satıcının garanti taahhüdünde belirlemiş olduğu süre içinde onarım talebinde bulunabileceğinden alıcının bu süre içinde satılanda ortaya çıkan ayıpları derhal bildirmesine gerek olmadığı düşünülebilir. Fakat, garanti taahhüdü var diye alıcının ortaya çıkan ayıbı derhal bildirmemesi, yani sessiz kalması, onun söz konusu seçimlik hakkından vazgeçtiği anlamına gelmektedir.
4-AYIPLI SATILANIN BİR BENZERİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİNİ İSTEME HAKKI
Alıcıya sağlanan seçimlik haklardan birisi de satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini istemedir. Alıcı imkan varsa ayıplı satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesi hakkını kullanabilecektir. Alıcının sahip olduğu bu hakkı kullanması bakımından satılanın parça veya çeşit malı olması önemli değildir. Bu hakkın kullanılabilmesi için önemli olan husus, ayıplı satılanın ayıpsız bir benzeriyle değiştirilebiliyor olmasıdır. Ancak, alıcıya tanınan seçimlik haklardan biri olan benzeriyle değiştirme hakkı sadece çeşit borçlarında söz konusu olmakta, parça borçlarında ise bu hakkın kullanımı ise ancak tarafların mutabakatı ile olur. 6098 sayılı TBK’ nın 227’nci maddesi, alıcıya bu hakkı tanıdığı gibi, satıcıya da derhal satılanın ayıpsız bir benzeri ile teslim ederek, alıcının uğradığı zararları tazmin etmek koşuluyla alıcının açacağı davalardan kurtulacak ve aynı zamanda da alıcının kullanacağı seçimlik hakkın önüne geçecektir.
5-TAZMİNAT İSTEME HAKKI
Alıcı ayıptan dolayı satıcının sorumluluğunun doğduğu hallerde TBK’ nın 227’nci maddesinde düzenlenmiş olan seçimlik haklarını kullanabilecektir. Ancak aynı maddede genel hükümlere göre de alıcının tazminat isteme hakkı saklı tutulmuştur. Burada kanun koyucunun amacı alıcının seçimlik haklarının yanında satılanın ayıplı olması nedeniyle uğramış olduğu zararların alıcının tazminini sağlamasına imkan verilmiştir. Özü itibariyle tazminat isteme hakkında alıcı diğer seçimlik haklarla birlikte bu hakkı kullanabileceği gibi bağımsız olarak ta bu hakkı kullanabilecektir.
SATILANIN AYIPLI OLMASI HALİNDE ALICININ HAKLARINI KULLANMASI HUSUSUNA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Satılanın ayıplı olması halinde alıcının haklarını kullanırken nelere dikkat edildiğine ilişkin Yargıtay birçok kararında hüküm tesis edilmiştir. Yargıtay İçtihatlarına Örnek vermek gerekirse;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 25.11.2019 tarihli ve 2016/25891Esas, 2019/11437 Karar Sayılı Kararı;
“Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK’nın 219.maddesinde; ”Satıcı, alıcıya karşı herhangi bir surette bildirdiği niteliklerin satılanda bulunmaması sebebiyle sorumlu olduğu gibi, nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan, kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları ortadan kaldıran veya önemli ölçüde azaltan maddi, hukuki ya da ekonomik ayıpların bulunmasından da sorumlu olur. Satıcı, bu ayıpların varlığını bilmese bile onlardan sorumludur.” denmektedir. Yine aynı kanunun 227. maddesinde satılanın ayıplı olması halinde alıcının seçimlik haklarının neler olduğu belirtilmiş ve bu seçimlik haklar; satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme, satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinde indirim isteme, aşırı bir masrafı gerektirmediği takdirde, bütün masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın ücretsiz onarılmasını isteme, imkân varsa, satılanın ayıpsız bir benzeri ile değiştirilmesini isteme olarak sıralanmış bu sırada alıcının genel hükümlere göre tazminat isteme hakkının saklı olduğu belirtilmiştir. Dava, taraflar arasında satıma konu taşınmazda sonradan ortaya çıkan ayıplardan kaynaklı zararın tazminine yönelik olup, davacı söz konusu satış işleminde tüketici konumunda olmadığından ve davalı da dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı TKHK gereği satıcı konumunda olmadığından davada, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ”ayıptan sorumluluğa” ilişkin hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bu durumda mahkemece, yukarıda anılı hükümler gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken…” şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 20.12.2018 tarihli ve 2016/16548 Esas, 2018/12473 Karar Sayılı Kararı;
“6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 227. Maddesinde alıcıya tanınan haklar yenilik doğurucu yani tüketilen haklardan olup alıcı bunlardan ancak birini kullanabilecek, başka bir anlatımla terditli olarak talepte bulunamayacaktır.” Şeklinde karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 04.02.2020 tarihli ve 2017/694 Esas, 2020/71 Karar Sayılı Kararı;
“…dava konusu araç seyir hâlindeyken aracın radyatörüne gelen bir taş parçasının çarpıp oluşturduğu çatlakla soğutma suyunun eksilip hararete yol açması sonucu araçta arıza oluştuğu hususunda Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında çekişme bulunmamaktadır. Yukarıda ayrıntıları ile izah edildiği üzere ayıbın tanımı, bir malda normal olarak bulunması gereken niteliklerin bulunmaması ya da bulunmaması gereken bozuklukların yer almasıdır. Tüketicinin satın aldığı bir araçtan beklentisi asgari güvenliğin sağlanması suretiyle sürüş olduğuna göre, her sürüşte mümkün olabilecek mıcır sıçramasından radyatörü koruyacak malzeme olmaksızın eksik parça ile satılan aracın ayıplı olduğunda duraksama olmamalıdır.
Her ne kadar Özel Daire bozma kararında, dava konusu araç ile aynı model araçlarda da bahsedilen radyatörü koruyacak parçanın bulunup bulunmadığının araştırılmasının gerektiği, dolayısıyla diğerlerinde de bulunmaması hâlinde savunmada belirtildiği gibi bunun bir donanım meselesi olabileceği belirtilmiş ise de, ülkenin yol şartlarına uygun olmayan nitelikte aracın piyasaya sürülmesinin, en başta güvenlik zafiyeti oluşturacağı ve bu nedenle donanım farklılığı olarak kabul edilebilmesinin mümkün olmadığı sonucuna varıldığından, aynı model araçlarda bahsedilen radyatörü koruyacak parçanın bulunup bulunmadığının araştırılmasına gerek bulunmamaktadır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; piyasada araç satışlarında donanımların farklı olduğu ve araç bedellerinin donanıma göre farklılık arzettiği gerçeği karşısında, mahkemece Getz model araçların kaç çeşit donanım seçeneğinde üretildiği, dava konusu açısından bunlar arasındaki farkların ne olduğu, davaya konu araçta bulunmadığı iddia edilen radyatör korumanın bedel farkı ile ilgisinin olup olmadığınınn değerlendirilmesinin gerektiği, bu korumanın var olmamasının, dava konusu araca has olup diğer donanımlı araçlarda bulunması hâlinde, davacının bu hususu bilerek daha az bedel ile satılan aracı tercih ettiğinin kabulünün gerekeceği ve bu durumda davalıya kusur izafe edilmeyeceği değerlendirilmeden, korumanın var olması gerektiği düşüncesi ile karar verilmesinin doğru olmadığı, ayrıca yumuşak malzemeden yapılması gereken radyatörün taş darbelerine dayanıklı olması gerektiği yönündeki gerekçenin de uygun olmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca; davalı Çakırlar Motorlu Araçlar San. ve Ltd. Şti. hakkında yerel mahkemenin 27.12.2012 tarihli ve 2011/364 E., 2012/1030 K. sayılı kararı ile kurulan hükmünün temyiz edilmemekle kesinleştiği, böylece Çakırlar Motorlu Araçlar San. Ltd. Şti.’nin uyuşmazlık dışı kaldığı anlaşılmakla birlikte, davalı … Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. yönünden araçtaki eksikliğin gizli ayıp olduğu gerekçesiyle aracın misli ile değişimi talebinin kabulüne dair tesis edilen direnme kararı yerindedir…” Şeklinde karar verilmiştir.
YAPMIŞ OLDUĞUNUZ SATIŞ SÖZLEŞMESİNİN İFASINDA SATILANIN AYIPLI ÇIKMASI HALİNDE DAHA DETAYLI BİLGİ İÇİN SİTEMİZDE BELİRTTİĞİMİZ İLETİŞİM BİLGİLERİNDEN BİZLERE ULAŞABİLİRSİNİZ.
1 Yorum
Hakan Taşkın
Aralık 21, 2021 - 11:40 pmsitelerden bir mağazadan Mobilya aldım. istediğim gibi gelmedi bu konuda yardımcı olabilir misiniz?